Referandum sonucu piyasadaki düğümü çözecek mi?

4dk okuma

Ekim 2016’dan bu yana yurtiçi gündemdeki en sıcak başlıklardan ve yurtiçi belirsizlik denildiğinde ilk akla gelen konulardan olan Anayasa’daki bazı maddelerin değişikliğine ilişkin yapılacak halk oylaması geldi çattı.

Haberin Devamı

Şu ana kadar açıklanan anketlere baktığımızda sonuca ilişkin net bir konsensüsün oluştuğundan bahsetmek oldukça güç.

Her ne kadar hafta başında endekste gözlenen sert yükselişle birlikte referandum fiyatlamasının yapıldığı yönünde yorumlar artış gösterse de;

  • Bu yükselişin çok büyük oranda tek bir kurum üzerinden yapılan işlemlerden kaynaklandığının görülmesi,
  • Haftanın geri kalanında gözlenen kararsız seyir,
  • Anketlerin sonuca ilişkin çok açık bir sinyal vermemesi gibi gerekçelerle sağlıklı bir referandum fiyatlaması yapıldığından bahsetmenin güç olduğunu değerlendiriyoruz.

Buna ek olarak, Paskalya tatili nedeniyle yurtiçi piyasaların seyri açısından genellikle gösterge niteliği taşıyan ABD ve Avrupa borsalarının cuma günü kapalı olması (Avrupa’daki bazı borsalar pazartesi günü de kapalı olacak) hem son günlerde gözlenen kararsız seyrin gerekçelerinden biri hem de referandum sonucu ne çıkarsa çıksın pazartesi günü açılışta BİST-100 endeksinin boşluklu yükseliş ya da düşüşle güne başlama olasılığını artırmakta.

Yeni hafta açılışında sert bir hareket görülme olasılığının arttığı dönemlerde,

  • Sert harekete yol açacak belirsizlik unsurunun nasıl gerçekleşeceğine dair bir beklentiniz varsa o yöndeki pozisyonları artırmak ya da
  • Portföy çeşitliliğini artırmak ve/veya nakde (mevduat eşdeğeri ürünlere) geçerek risk azaltıp beklemede kalmak tercih edilebilir.

Böyle zamanlarda özellikle profesyonel olmayan vatandaşların tercihlerini riski azaltma yönünde kullanmalarının çok daha sağlıklı olacağını değerlendirmekteyiz.

Haberin Devamı
  • Özellikle kısa vadeli al – sat yapan kişilerin, yeni haftaya boşluklu bir yükseliş/düşüşle açılış yapılması senaryosunda, hedefledikleri ya da zarar kesmek (stop loss) için takip ettikleri fiyatlardan işlem gerçekleştirmeleri son derece güç olabileceği gibi, olası panik alım – satım kararlarıyla yanlış karar verme olasılıkları da artacaktır. Bu nedenlerle, piyasanın yeniden dengelenmesini ya da kısa vadeli yönün netleşmesini beklemek çok daha yerinde olacaktır.
  • Diğer taraftan, özellikle uzun vadeli perspektifle alınan yatırım kararlarında ise kısa vadeli piyasa hareketlerini mümkün olduğunca izlememek daha yerinde olacaktır. Yine piyasadaki yönün ya da dengelenme seviyelerinin netleşmesi sonrasında portföy dağılımını şekillendirmek tercih edilebilir.

“Peki, hangi sonuçta yön ne olur?” derseniz; önceki haftalardaki yazılarımızda, piyasanın tepkisi ‘Evet’ çıkarsa şöyle olur, ‘Hayır’ çıkarsa böyle olur ve kalıcı yön de öyle olur…” gibi bir cümle kurmanın hiç kolay olmadığını belirtmiştim. Bu görüşümü koruyorum. Yukarıda belirttiğim gibi sonuç ne çıkarsa çıksın yeni hafta açılışında sert bir hareket görmemiz muhtemel. İlk hareketin devamında yönün nasıl olacağı açısından çok yüksek ihtimalle sonuçların ardından gelecek açıklamalar etkili olabilir. Özellikle, kısa vadede yeni bir seçim sürecine gidilip gidilmeyeceği, son dönemlerde AB ile gerilen ilişkiler nedeniyle müzakere ve idam konusunda gelecek işaretler öne çıkan başlıklar olarak görülebilir.

Genel teorik yaklaşımlarda piyasaların geleceği fiyatladığı ve belirsizliği sevmediği ön kabul olarak ilk sıralarda yer almaktadır. Referandumun gündeme gelmesiyle birlikte yurtiçi bir belirsizliğin ortaya çıktığı ve pazar gecesi itibariyle bu belirsizlik sonuçlanmış olacak. Önemli unsur, pazar gecesiyle birlikte bir çok soru işaretinden birinin ortadan kalkacağı mı yoksa soru işaretlerini doğurabilecek yeni bir belirsizliğin oluşup oluşmaması olacak.

Yeni bir belirsizlik oluşmayacak yönde bir algının oluşması oldukça uzun süredir benzer gelişmekte olan ülke varlıklarına kıyasla oldukça iskontolu olan Türk Varlıklarına ciddi pozitif katkı sağlayabilir. Buna ek olarak, yurtiçindeki belirsizlik unsurlarından birinin ortadan kalktığı algısı da iktisadi faaliyetin hızlanmasında önemli bir rol oynayabilir. Diğer taraftan, başta kısa vadede seçime gidilmesi ihtimali olmak üzere yeni bir belirsizliğin oluşması hem genel ekonomi hem de piyasalar üzerinde negatif etkilere yol açabilir. Kabaca 6 aydan uzun bir süredir referandumun getirdiği belirsizliğin ardından yeni bir seçim belirsizliğinin gündeme gelmesi, iktisadi faaliyetteki toparlanma eğilimini bozabileceği ve yatırımların ötelenmesine yol açabileceği gibi; piyasalarda önemli bir ağırlığı olan yabancı yatırımcı algısını da olumsuz etkileyebilir.

Haberin Devamı

Gelelim yazının başlığını oluşturan soruya: “Referandum Sonucu Piyasadaki Düğümü Çözecek mi?”

Haberin Devamı

Referandum sonucunu tek başına piyasadaki kararsız seyri kalıcı olarak sonlandırmasının zor olduğunu düşünüyoruz. Neden mi?

Haberin Devamı
  • Trump ve Vaatleri: Önceki haftalarda detaylı bir şekilde ele aldığımız gibi, küresel piyasalar seçilmesinden bu yana Trump’ın ekonomi (özellikle vergi konusundaki) vaatlerini fiyatladı.
    • Genel olarak vaatlerin uygulanması yönünde şu ana kadar atılan adımların çeşitli engellere takılmış olması,
    • FBI tarafından Trump’ın Rusya ile ilişkisine yönelik başlatılan soruşturma,
    • Trump’ın propaganda döneminde özellikle Fed – Çin – Dolar konusundaki söylemlerinden bu hafta bir gazeteye verdiği röportajda çark etmiş olması,
    • İlk 100 günün sona ermesine yaklaşık 2 haftalık bir zaman kalmasına rağmen vergi başta olmak üzere ekonomi vaatlerine yönelik hâlen somut bir adım atılmamış olması ve yaşanan gelişmelerle birlikte bunların ne ölçüde hayata geçirilebileceğine ilişkin soru işaretleri nedeniyle küresel piyasalardaki kararsız seyrin devam ettiği görülüyor.
  • Jeopolitik Riskler: Vaatler konusunda yaşanan sıkıntıların ardından Trump’ın Suriye, Kuzey Kore ile son olarak Afganistan tarafında attığı adım ve söylemler jeopolitik risklerin ciddi ölçüde artmasına yol açtı. Popülist söylemlerle öne çıkan Trump’ın iç siyasette sarsılan karizmasını dış siyasette toparlama çabasına girdiğini söylemek mümkün. Ancak, bu durumun ağırlıklı olarak askeri müdahaleler yoluyla sağlanmasının tercih edilmesi durumunda bölgelerdeki dengeler nedeniyle jeopolitik risklerin tırmanmaya ve piyasa fiyatlamalarında ağırlık kazanması muhtemel görünüyor. Ayrıca, ABD’nin aktif olarak askeri müdahaleye başvurması, askeri harcamaların artması dolayısıyla da bütçe üzerinde ekstra bir yük oluşması anlamına geleceğinden; vergi başta olmak üzere ekonomi vaatlerine yönelik inancın daha ciddi şekilde sarsılmasına yol açabileceğini de atlamamak lâzım.

Ayrıca, 15 Nisan Cumartesi günü Kuzey Kore’nin Güneş Günü (kurucu liderinin doğum günü) kutlamalarında basın mensuplarına önemli bir olay için hazırlık yapmaları yönünde çağrı yapıldığı haberi de kısa sürede Kuzey Kore tarafındaki gerginliğin ön plana çıkabileceğini işaret ediyor. Kuzey Kore’nin bu tarz günlerde genellikle gövde gösterisi yapmak üzere silah denemelerinde bulunması ve Çin’in yakın dönemde sınıra 150 bin asker sevk ettiği yönündeki haberler de bu olasılığı artırmakta.

  • OHAL: 15 Temmuz sürecinin ardından, ilk olarak 20 Temmuz’da ilân edilen, 2 kez uzatılan ve 19 Nisan’a kadar geçerli olan OHAL’in referandumun ardından uzatılıp uzatılmayacağı da özellikle yabancı yatırımcı algısı açısından önemli belirleyicilerden biri olarak değerlendirilebilir.

Dolayısıyla, piyasaların seyri açısından iç dinamikler olduğu kadar dış dinamikler de son derece kritik bir öneme sahip. Bundan dolayı, referandum belirsizliğinin piyasalardaki kararsızlığın çözülmesi açısından “gerekli ama yeterli olmayan” bir etken olduğunu düşünüyoruz.

Haberin Devamı

BORSA VE DOLARDA NE BEKLEMELİ?

Yukarıda detaylı bir şekilde ele aldığımız gibi pazartesi günü açılışta sert hareketlerin görülme olasılığı ve ilk hareketin ardından yönün nasıl olacağını tahmin etmek oldukça güç. Buna bir de artan jeopolitik riskler eklendiğinde bugünden yapılacak tahminlerin yeni haftanın başında anlamsız hâle gelmesi de oldukça yüksek bir olasılık.

BİST-100 endeksinin seyri açısından, Pazar gecesi itibariyle uluslararası piyasalarda işlem görmeye başlayacak olan dolar/TL’nin seyri önemli bir gösterge olarak takip edilebilir. Kurda görülecek hareketlerin sertliği ve yönü borsa tarafında da benzer şiddette ancak ters yönlü bir şekilde gözlenmesi son derece muhtemel olacak. Diğer taraftan, özellikle jeopolitik riskler nedeniyle küresel risk algısının nasıl şekilleneceğinin takibi açısından da, geçen hafta belirttiğimiz gibi VİX Endeksini (Korku Endeksi – S&P 500 Opsiyon Volatilite Endeksi) takip etmeye devam etmekte fayda var. ABD Başkanlık seçimleri öncesinde 23 seviyesine kadar yükselen ve küresel piyasalarda ralli görülen dönemde diplerde olan VİX, Trump’a yönelik endişelerle 15’li seviyelere ulaşarak 13 civarındaki 200 günlük hareketli ortalamasını kırmış durumda. Endeksteki artışın sürmesi küresel piyasalarda güvenli liman talebini artırarak hisse senedi piyasaları üzerinde aşağı yönlü baskı oluşmasına yol açabilir.

BİST-100

BİST-100 tarafında kalıcı bir yükselişten bahsedebilmek için mart başından bu yana 3 defa test edilen ve yaklaşık son 2.5 yılın zirve seviyesi olan 91.500 seviyesinin hacimli bir şekilde aşılması ve bu seviye üzerinde en azından 2 günlük kapanış görülmesi gerekli. Referandumun ardından yeni bir belirsizlik olmadığı, mevcut belirsizliğin sonlandığı ve özellikle en önemli dış ticaret ortağımız olan Avrupa ile ilişkilerdeki gerilimin artmayacağı algısıyla oluşabilecek yukarı yönlü eğilim kısa vadede endeksin 93.398 seviyesindeki tarihi zirvesine yönelmesini ve bu seviyenin yukarı yönlü test edilmesini sağlayabilir. Aksi senaryoda ise önemli bir düzeltme hareketiyle birlikte öncelikle 88 bin seviyesine; satış baskısının artması durumunda ise endeksin şubat ayında sıkıştığı kanalın alt bandı olan 86.800 civarına kadar bir gerileme gündeme gelebilir.

DOLAR/TL

Trump sonrasında ciddi bir yükselişin görüldüğü ve özellikle şubat ayında hem içeride alınan önlemlerle hem de doların küreselde izlediği seyirle 3.55 – 3.80 TL aralığında dalgalanan dolar/TL tarafında da referandumun ardından sert hareketlerin görülmesi oldukça muhtemel. Olası aşağı yönlü hareketlerde 3.50 – 3.55 TL seviyesinin en önemli destek bölgesi olacağı; dolar kaynaklı bir baskı görülmemesi ve küresel gelişmelerden de desteklemesiyle birlikte bu bölgenin kırılması durumunda aşağı yönlü hareketlerin hızlanabileceği söylenebilir. Olası yukarı yönlü hareketlerde ise 3.75 – 3.80 TL aralığı kısa vadeli en önemli direnç bölgesi olarak takip edilebilir. Yukarı yönlü baskının sürmesi durumunda TCMB ve ilgili otoritelerden kurun tansiyonunu düşürücü yönde önlem ve hamle gelmesi beklenebilir.